25 Kasım 2015 Çarşamba

31 Aralık

Öyle bi döngünün içine girerizki bazen çıkamayız içinden, 
Görmek istemeyiz gerçekleri. 
Aslında bi sürü insan,bi sürü olay çıkar karşımıza 
Bize anlatmak için işin aslını, 
Yine de anlamayız çünkü senaryo bizimdir oyuncular da bizizdir. 
Her karakteri biz yaratmışızdır Stanislavski’nin anlattığı gibi. 
Bazen güneşte açan bi çiçek zannederiz kendimizi, 
Bazen yere düşen bi yağmur damlası, 
Bazen Quasimodo, 
Bazen Esmeralda. 
Hiç anlatıcı olamayız böyle bi kurgunun içinde yaşadığımızı zannederken, 
Hiç piyon olamayız gözümüz şahtayken. 
Sonra bi anda yarattıklarımız kendi hayatlarına karışır gider. 
Kalakalırız yapayalnız ölüme beş kala. 
O zaman geri gelemez olurlar, 
Ne sevdiklerimiz,ne sevenlerimiz,ne hikayemiz,ne çiçek,ne yağmur. 
Orada olsalar dahi artık katarakt olmuştur gözlerimiz, 
Renkleri soluk görür,cisimler karışır birbirine. 
Koşamaz oluruz sevdiklerimize susamışçasına, 
Dudaklarımız ıslanmaz olur aşkla, 
Kalbimiz kaldırmaz olur bi tesadüfün gümbürtüsünü. 
İşte o gün kafamızda yarattığımız döngü son bulur, 
Perde kapanır,müzik susar.
İşte o an kulağında duyulur o sevdiğin kızın sesi bi şarkı gibi. 
Ve artık çok geçtir, 
Üstümüz örtüldüğünde bi doğum lekesi gibi kalır sol yanımızda 
Ve söz sessizliğindir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder