Neyi hatırlasam orda benliğim..
Yalnızlığım mı?
Sen mi?
Ben mi?
Bunların sorgusuna düşmüşken,
An'a düşmek denen şeyi yaşayamıyorum,
özellikle pazar günleri.
Kırmızı koltuğumda oturmuş duruyorum,
Fonda Debussy Claire de lune ama piyanolusu..
En naifi en ağlamayanı
,
Zaten beste ağlıyo,enstrüman anlatıyor.
Bu ara kalem tutamaz kağıda da dokunamaz oldum.
Elimden düşmeyen tek şey sigaram
,
Bir de o güzel kokulu rakının kadehi,
Kimi zaman ince bel olanı kimi zaman çay bardağı,
İçi hep dolu,
Anason kokulu beyaz sıvı.
Ha bi de aklımdan düşmeyen bi sen var!
Midem ağzıma geliyo her daim
,
Sanki alarm caliyo,
Aklimda sen,agzimda midem
.
Yukardan Kaputaş'a bakarken,
Ilık soğuğu içime çekip yalnızlığımla konuşmak istiyorum
.
Nedense orayı cağrıştırdı bu pazar.
Dün bar taburesinde otururken de seni cağrıştırdı geride kalan cumartesi.
Hatırlayışlarım sanki meydan okuyo bana
,
Bu aralar böyle işte
,
Sen yabancısın diye herkes tanıdık sanki herkes dost,
herkes derdimi dinleyecek sırtımı sıvazlayacak kadar dost senden sebep.
Sanki o tabureye her oturuşumda senin kahkahan,
Aniden herhangi birinin dilinde senin adın.
Bi yanimda bi şekle girmis sen
,
Bi yanimda yalnizligim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder