25 Kasım 2015 Çarşamba

Körebe

Nasıl bir arada kalmışlık bendeki bilmem. 
Her gün yeni bir umutla yürüyüp,
Her akşam umudunu kaybetmek nasıl bi yangı,nasıl bi döngü?
Ben beni sorguluyorum hunharca,
Sen seni yaşarken.
Birimizden birimiz,birimizin hayatına dahil olmak zorunda,
Kemikleşmiş,ilikleşmişliklerimizden.
Ve o senken,
Zaman zaman dik durabileceklerim durabilmişliklerim kadar,
Ne kadarsa o kadar.
Sen anlarsın beni.
Ben de insanım dedim sana sadece bi kere,
Çünkü sen melek olmuşlardan geldiğimi düşündün hep,
Doğru,aynı senin bana gelişin gibi.
Onlar melekken benim hala insan olduğumu hatırla diye gönderdiler aslında. 
Kendini hatırla diye,
Sana bi şans daha verdiler,hala yaşayan birini sevebilirsin dediler.
Peki sen yine körebe mi oynayacaksın?
Gerçekten kapatacak mısın bir bez parçasıyla görenlerini?
Madem öyle,
Saklambaç oynayalım o zaman kapat gözlerini ben saklanayım olur mu?
Arayıp bulamadığında anlarsın belki,
Halbuki ben sek sek oynamak isterdim seninle,
Sonsuza giden sayıları takip ederek,
Zıplaya zıplaya gidebildiğimiz kadar uzaklara gidelim isterdim.
Ben kutu kutu pense oynayalım isterdim elele,
Olsun varsın olduğumuz yerde dönelim ama ellerimiz ayrılmasın.
Yakan toptan kaçalım güle oynaya,
İstop oynayalım,benim elimden çıkan top senin elini bulsun isterdim.
Ama çocukluk işte!
Bakma sen bana!
Ben hala şeker kız Candy'nin Anthony'yi bulmasını bekliyorum.
Sense savaş belgesellerini seviyorsun.
Haklısın,
Şimdi tak gözüne bi bez parçası,
Bizim oyunumuz körebe olsun..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder